ABD’nin son günlerde Kuzey ve Doğu Suriye’de terör örgütü YPG/SDG’ye yönelik askeri sevkiyatlarını artırdığı bildirildi.
Örgüt kaynakları, Haseki bölgesine art arda inen kargo uçaklarıyla ağır silah ve mühimmat taşındığını, kara yoluyla da lojistik destek sağlandığını açıkladı.
Örgüt kaynakları, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yeni askeri takviyelerin ulaştığını duyurdu. ABD’ye ait kargo uçaklarının Haseki’ye aralıksız iniş yaptığı, kara yoluyla da ağır silah ve lojistik destek gönderildiği bildirildi.
Bununla birlikte, ABD askerlerinin YPG/SDG unsurlarıyla tatbikat yaptığına dair yeni görüntüler servis edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 954. yıl dönümünde yaptığı konuşmada, YPG/SDG’ye sert mesaj vermişti:
“Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar eninde sonunda kaybedecektir. Şunu da biliyoruz ki kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz.”
Erdoğan’ın çıkışının ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Suudi merkezli Al Majalla’ya verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Şara, “SDG ayrı, Kürtler ayrı tutulmalı. Eğer mesele Kürtlerin haklarıysa tek damla kan akmasına gerek yok. Bu haklar anayasada güvence altına alınacak. Ancak bölünme kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
Ankara, SDG’nin tüm silahlı unsurlarının Suriye ordusuna entegre edilmesi gerektiğini, aksi halde entegrasyona dahil olmayan birimlerin silahsızlandırılacağını bildirdi.
Türk yetkililer, nihai kontrolün Şam’da kalması gerektiğini vurgularken, “Kalemle çözüm mümkün olmazsa, sahada kılıç konuşur” değerlendirmesi öne çıkıyor.
Suriye yönetimi ise SDG’nin kadınlardan oluşan YPJ birimlerini PKK uzantısı olarak gördüğünden saflarına katmakta isteksiz. Şam, örgüte entegrasyon için 1 ay süre tanımış, aksi halde müdahale edileceği mesajını vermişti.
ABD’nin YPG/SDG’ye yönelik askeri sevkiyat hamleleri, Türkiye ve Suriye’nin olası ortak harekâtına karşı bir “ön hazırlık” olarak görülüyor.
Bölgeye yığılan silahlar, terör örgütünü sahada ayakta tutmayı amaçlarken, Ankara ve Şam’ın bu denkleme nasıl yanıt vereceği merak ediliyor.