CHP Genel Başkanı Özgür Özel, erken seçim talebiyle düzenlenen 58’inci “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde Küçükçekmece Fevzi Çakmak Meydanı’nda konuştu. Özel, tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “dört kez üst üste Tayyip Erdoğan’ı yenme” suçundan hapiste olduğunu öne sürdü.
Özel, sosyal politikalara ağırlık vererek, iktidar olmaları durumunda yoksulluğu yönetmek yerine yok edeceklerini belirterek en önemli vaatlerinden birini açıkladı: “Belli bir gelir seviyesinin altında her çocuk okula başlarken 15 bin, her sene okula devam ederken 10 bin lira, ağustos ayında ailesinin hesabına yatacak.”
CHP lideri ayrıca, “CHP iktidar olacak her çocuk okulda 3 kap sıcak yemek yiyecek” sözünü verdi ve CHP’li belediyeler sayesinde izin verilen okullarda temiz ve bedava okul suyu sağlandığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’a çalıştığını iddia eden Özel, F-35 ve ABD ile ilişkilere dair sert tepki gösterdi: “Tayyip Bey, eğer sen meşruiyeti okyanus ötesinde Amerika’dan, Trump’tan ararsan Küçükçekmece’de böyle perişan olursun… Trump seni… seçmenin elinden kurtaramaz.”
Özel, Erdoğan’ın F-35 uçakları için Trump’a para verdiğini hatırlattığını ancak vatandaşın işine yarayacak hiçbir şey almadığını savundu.
Filistin davasında “Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kararlılığındayız” diyen Özel, İsrail askerlerinin kuşattığı Sumud Filosu’na selam gönderdi.
AK Parti içindeki olası liderlik tartışmalarına da değinen Özel, “Ne tiktokçu Hakan, Ne Bilal Erdoğan; geliyor Ekrem Başkan” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
CHP, bugün Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı ve erken seçim talebiyle düzenlenen 58’inci “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingini Küçükçekmece Fevzi Çakmak Meydanı’nda düzenledi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları kaydetti:
”Bizi cezaevinden dinleyen yiğitlerimizden bir tanesi Beyoğlu Belediye Başkanımız İnan Güney. Niye anıyorum adını? Çünkü geçenlerde okullar açıldı. Malum kantin fiyatları çıldırmış durumda. Geçen seneyi hatırladım. İnan ile Beyoğlu’nda arka mahallelerde açtığı emekli evinde kahvaltı ediyoruz. Aradan bir kardeşim elinde çocuğu ile, ‘İnan Bey, İnan Bey’ dedi. Döndük baktık. Dedi ki, ‘Okuldaki okul suyu için teşekkür ederim’. İnan böyle başıyla selamı aldı. Ben de, ‘Okul suyu ne İnan?’ dedim. ‘Genel Başkanım bizim Beyoğlu’nda zengin de çoktur ama fakiri daha çoktur. Okullarda zil çalıyor. Çocuklar fırlıyorlar teneffüse. Parası olan kantine gidiyor, alıyor suyu kana kana içiyor. Parası olmayan tuvalet çeşmesini ağzına dayıyor. Ben gittim bu okullara, arıtma sistemli su sebilleri koydum. Beyoğlu’nda şimdi zenginin çocuğu da fakirin çocuğu da tertemiz suyu bedavaya içiyor’ dedi. Bunu görünce Gökan Bey’e, belediyelerden sorumlu genel başkan yardımcımız, ‘bu projeyi yaygınlaştırın’ dedik. İstanbul’da izin veren tüm okullarda, mesela Tuzla’daki bütün okullarda, Türkiye’nin izin veren bütün okullarında Cumhuriyet Halk Partili belediyeler sayesinde temiz bedava okul suyu var artık.
Yoksul çocuklara beslenme çantasını Cumhuriyet Halk Partili belediyeler veriyor. Çünkü kantinde simit 20 lira doğru mu? Ayran 20 lira doğru mu? Bir kaşarlı tost 80 lira doğru mu? Şimdi gelecek 90 diyen var 100 diyen var. Zil çalacak çocuk teneffüse çıkacak babasının, anasının parası olan çift kaşarlı tostu yiyecek benim gariban evladım karşıdan ona bakacak. Türkiye’ye namus sözü: CHP iktidar olacak her çocuk okulda 3 kap sıcak yemek yiyecek.
Okullar açılıyor. Bir çocuğun okula dönme maliyeti 10 bin lira, Bir çocuğun okula başlama maliyeti 15 bin lira. Size söz veriyoruz: Belli bir gelir seviyesinin altında her çocuk okula başlarken 15 bin, her sene okula devam ederken 10 bin lira, ağustos ayında ailesinin hesabına yatacak. Cumhuriyet Halk Partisi madenleri birilerine peşkeş çekmeye, ihaleleri birilerine dağıtmaya, yandaşlarını semirtmeye değil, yoksul çocuklarına sahip çıkmaya, orta direği yeniden ayağa kaldırmaya, yoksulluğu yönetmeye değil, yok etmeye geliyor.
Bu iktidarın 23 yılın sonunda yaptığı iş kadına iyi gelmedi. Çocuğa iyi gelmedi. Doğaya iyi gelmedi. Ormanlara iyi gelmedi. Ormandaki canlara, sokaktaki canlara iyi gelmedi. Küçükçekmece’de Ayşe Tokyaz kardeşimiz maalesef öldürüldü. Bedeni bir bavula konularak Eyüpsultan’a götürüldü. Daha sonra anlaşıldı ki, bu soruşturmada birileri katile bilgi sızdırıyor. Bu konuda ailenin adaletle ilgili kaygıları var. Cumhuriyet Halk Partililer olarak hem hukuki destekte hem mücadelelerinde Tokyaz ailesinin sonuna kadar arkasındayız. Bu davanın takipçisiyiz.
Erdoğan kendine çalıştı, yetmedi. Zenginlere çalıştı, yetmedi. Yandaşlara çalıştı, yetmedi. Şimdi kime çalışıyor? Trump’a çalışıyor. Tayyip Bey, eğer sen meşruiyeti okyanus ötesinde Amerika’dan, Trump’tan ararsan Küçükçekmece’de böyle perişan olursun. Bir tane patron var. Patron; ne Amerika, ne Trump, ne başkası. Bu ülkede bir patron var, o da milletin kendisi, halkın kendisi. Trump’a giderken hediye paketi yaptırmış. Senin benim paramla 225 Boeing alıyor. Fahiş fiyata Amerika’dan sıvılaştırılmış gaz alıyor. Trump istiyor diye Çin mallarına vergi artırıyor. Amerikan mallarında vergiyi sıfırlıyor. Ne oluyor sıfırlayınca? Badem, pirinç, ceviz; bunların Türkiye’deki üreticileri perişan oluyor. Amerikan viskisinden vergiyi kaldırıyor. Amerikan otomobilinden vergiyi kaldırıyor. Yani bunlardan alacağı vergiden vazgeçiyor ama senden alacağı verginin bir kuruşundan vazgeçmiyor. Trump’a gelince var, vatandaşa gelince yok.
Erdoğan’a soruyorum: Gittin geldin, Trump ne istediyse verdin. Amerika’dan bu vatandaşın işine gelecek neyi aldın? Hiçbir şey almadın. Ne almış? Hesapta meşruiyet almış. Güya Amerika’nın Türkiye’deki elçisi olacak adam diyor ki, ‘Hiç aklımıza gelmedi. Trump bir dahi. Bu Erdoğan’ın meşruiyeti yok. Trump ona meşruiyet verecek. Karşılığında ne istiyorsa alacak’. Vallahi tam da dedikleri gibi oldu. Erdoğan bir televizyonda ‘Gazze savaşını bitiremedi Trump’ demiş. Amerika’nın Dışişleri Bakanı diyor ki, ‘bunlar kapımızda bekler. 5 dakika görüşmek için yalvarırlar. İşte bu hafta Erdoğan görüşmeye geliyor’ diyerek Erdoğan’ı aşağılıyor. Maalesef bu ülkede, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na bu laflar söylenince bizim ağrımıza gidiyor da bu adamların şu kadarcık umurlarında olmuyor. Çünkü varsa yoksa iktidara tutunmak, Trump’a yaranmak. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Trump seni Küçükçekmece’nin elinden kurtaramaz. İstanbul’un elinden kurtaramaz, seçmenin elinden kurtaramaz.
Amerika, Gazze planını açıkladı. Biz Filistin’de zulmün, soykırımın bitmesini isteriz. İnsani yardımların gitmesini isteriz. Gazzelilerin, Gazze’de kalmasını isteriz. Ancak Amerikalıların yine 100 yıl öncesinde olduğu gibi İngiltere ile oturup Filistinlilere sormadan yaptığı bu planın sonunda kanın durmasına evet ancak rahmetli İzzetbegoviç’in dediği gibi ‘Bu adil bir barış değil. Ama en kötü bir barış da olsa savaştan iyidir’ diyerek bütün dikkatimizle oraya bakıyoruz. Ancak ABD, İngiltere’nin Filistinlilere sormadan yaptıkları planla Irak’ın işgaline onay veren Tony Blair’i oranın başına oturtmakla, Birleşmiş Milletler’e sadece insani yardım dağıtım görevi vermekle, Barış Kurulu kurup Trump’ı oturtmakla Gazze’de sorunlar çözülmez. Biz gözümüzü dört açarak dönüp buralara bakıyoruz ve hükümeti uyarıyoruz. Biz Filistin meselesinde Trump’ın çizdiği sınırların içinde değil, Bülent Ecevit’in Yaser Arafat’la çizdiği dostluğun peşindeyiz. Biz Filistin’de işine gelince mücahit pozları kesip, Trump’ı görünce susup pısanlardan değiliz. Biz Filistin davasında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kararlılığındayız.
Şimdi İsrail askerleri Sumud filosunun etrafını kuşatmış. Barış olacak ama barışa giden filoyu kuşatıyorlar. Buradan Filistinli kardeşlerimize ve Sumud Filosu’ndaki tüm barış aktivistlerine Küçükçekmece’den en kuvvetli selamlarımızı yolluyoruz. Erdoğan kabullense de biz, Filistin’in teslim alınacağı iki devletli bir çözümün unutulacağı, Filistin’de güya İsrail işgalini bitirip Trump’ın ilhakının meşrulaşacağı bir oldu bittiye karşı Filistin halkının yanındayız. Sonuna kadar onlara sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Bir yandan memlekette bunlar olurken, dünyada bunlar olurken Hakan Fidan damada, damat Hakan Fidan’a AKP içindeki tüm gruplar bir diğerine operasyon çekmeye, Tom Barrack satır arasında, ‘Erdoğan artık 71 yaşında’ diyerek Erdoğan sonrasına işaret etmeye, Erdoğan’dan sonrası için ‘tiktokçu Hakan mı gelecek? Yoksa Bilal oğlan mı gelecek hesapları?’ AK Parti’nin içini karıştırmaya devam ediyor. Ben Türkiye’de iktidar partisinin bir karışıklık, bir kafa karışıklığı yaşamasını, birbirine düşmesini istemem. Bu sorunu çözmelerini isterim. Ne tiktokçu Hakan, Ne Bilal Erdoğan; geliyor Ekrem Başkan.
Bu arada Küçükçekmece’den, Türkiye’nin bütün insanlarına, seçmenlerine bir şey hatırlatayım: Biz kimsenin yaşını konu edip de bunun üzerinden siyaset yapmıyoruz. Amerikan elçisi hatırlatıyor, parti içinde konuşuluyor ancak biz bu işlere bakmıyoruz. Ayıplı bir şey olur değil mi? Bakın, bugün 71 yaşı kendisine hatırlatılan Erdoğan, kendi hocası Erbakan‘a ne demiş? ‘Yaş 70, iş bitmiş’ demiş. Bakın AK Gençler, AK Parti’nin gençlik kolları. Erdoğan’ın yaşına laf edene ‘Ayıp ediyor’ diyorsunuz ya. Erdoğan kendi hocasına ‘Yaş 70, iş bitmiş’ diyordu. Ya da kendinden önceki Başbakana, rahmetli Ecevit‘e ‘Ölünce mi bırakacaksın be adam. Sandalye ile geziyorsun, hastane raporları ile geziyorsun. Bırak artık, düş bu milletin yakasından’ diyordu. AK Partililere, MHP’lilere, bilhassa gençlerine hatırlatıyorum. Bu Erdoğan 70 yaşını geçenlere, ‘Sende iş bitmiş, ölünce mi bırakacaksın?’ diyen bir adamdır. Kimin peşinden gittiğinizi görün artık. Nasıl bir kötülüğün peşinden gittiğinizi.
Bugün 19 Mart darbesinin 195’nci günü. Gelecek hafta 200’üncü günde bir büyük eylemde birlikte buluşacağız. Önceden Trump’tan darbenin icazetini alanlar, şimdi kendi koltuklarını Trump sayesinde ayakta tutmaya çalışıyorlar. Ve bir gerçekle karşı karşıyayız. Bugün Ekrem İmamoğlu niçin hapistedir? Ekrem İmamoğlu‘nun bir suçu var mı? Onun suçu çok ağır. Onun suçu, dört kez üst üste Tayyip Erdoğan’ı yenmektir. Onun için hapistedir. Onun suçu, bu suçu bir kere daha işlemekte kararlı olmasıdır. Onun için tutukludur. Ama karşımızda Ekrem Başkan’ı, Cumhuriyet Halk Partisi’ni yenmek yerine, bu konuda kendine güvenmek yerine, kumpas kuran bir anlayış var. Mart’ta Ekrem Başkan’a saldıranlar, geçen hafta Mansur Başkanımızı hedef almaya kalktılar. Erdoğan’a şunu söylüyorum: 195 gün önce bana ‘Bir aya kadar sokağa çıkacak hali kalmayacak, birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, ailelerinin gözünün içine bakamayacaklar’ diyordun. 195 gün sonra Küçükçekmece’nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem Başkan da Mansur Başkan da tertemizdir. Onlar seni yenecek. Bu ülkeye halkın iktidarı gelecek. Biz kazanacağız, sen yenileceksin. Halk kazanacak millet kazanacak. Artık bir devir kapanacak, bir devir açılacak. Artık bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak.”