Diyetler hormonlara yeniliyor mu?

Yayınlama: 05.11.2025
A+
A-

Obezite, yaygın kanının aksine, sadece bireysel iradeyle aşılabilecek basit bir sorun olmaktan çıktı. ABD’li uzmanlar, kilo kaybı sürecinde hormon dengesi, uyku ve psikolojik faktörlerin, kalori sayımından çok daha kritik bir rol oynadığını ifade etti.
Kilo verme sürecinin yalnızca yenen yemeğin miktarı ve kişinin iradesiyle ilgili olduğu yönündeki yerleşik inanış, son dönemde yapılan bilimsel araştırmalar ve yabancı uzman görüşleriyle kökten değişti.

Harvard Tıp Fakültesi’nden Obezite Uzmanı Dr. Fatima Cody Stanford, obezitenin “çok faktörlü, tekrarlayan ve nükseden karmaşık bir kronik hastalık” olduğunu ifade etti.

Stanford, kilo kaybının ardındaki biyolojik süreçlerin, sanıldığından çok daha derin ve karmaşık olduğunu, genetik farklılıkların ve hormonal dengesizliklerin bu denklemde merkezi bir role sahip olduğunu vurguladı.

HORMONLAR AÇLIK-TOKLUK DENGESİNDE KRİTİK ROL OYNUYOR

Araştırmalar, uyku ve psikolojik stresin, iştahı düzenleyen hormonlar üzerindeki doğrudan etkisini ortaya koydu.

Kanada’da obezite ve aralıklı oruç üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Nefrolog Dr. Jason Fung, “Sadece daha az yiyerek kilo vermenin başarısız olmasının nedeni, vücudun yakılan kalori miktarını da düşürmesidir. Odak noktamız, insülin gibi hormonları düşürmek olmalı” diyerek kalori kısıtlamasının uzun vadeli etkinliğini sorguladı.

Leptin ve Ghrelin Dengesi: Yetersiz uyku ve kronik stres durumlarında, tokluk sinyali veren Leptin seviyelerinin düştüğü, açlık hissini tetikleyen Ghrelin hormonunun ise yükseldiği bilimsel verilerle doğrulandı.

Kortizol ve Stres: Uzmanlar, artan stres hormonu Kortizol seviyesinin özellikle karın bölgesinde yağlanmayı tetiklediğini ve bu durumun yalnızca yeme alışkanlıklarından kaynaklanmadığını belirtti.

UYKU EKSİKLİĞİ METOBOLİZMAYI “FRENE BASTIRDI”

Harvard Tıp Fakültesi’nin yürüttüğü araştırmalar, geceleri beş saatten az uyuyan bireylerde kilo alma riskinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu gösterdi.

Uzmanlar, uyku eksikliğinin, insülin duyarlılığını bozarak hücrelerin glikozu verimli kullanma kapasitesini düşürdüğünü, bu durumun da vücudun yağı daha kolay depolamasına yol açtığını kaydetti.

Dr. Stanford, bu durumu, “Kilo vermeye çalışan hastaları suçlamadan önce, onların biyolojisine ve içinde bulundukları yaşam tarzı koşullarına bakmalıyız” sözleriyle değerlendirdi.

Kilo verme çabalarında başarı için sürdürülebilir beslenme biçimlerinin, düzenli uyku kalitesinin ve psikolojik iyilik hâlinin göz ardı edilmemesi gerektiği, uluslararası obezite cemiyetlerince güçlü bir şekilde ifade edildi.

Sizler için yazıyoruz
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.