Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Anadolu Ajansı (AA) Analiz için kaleme aldığı makalesinde, yargı bağımsızlığının demokratik meşruiyetle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. Uçum, yargı erkinin yasama ve yürütmeyle birlikte egemenliğin üç temel fonksiyonundan biri olduğunu vurguladı.
Yargı erkinin demokratik meşruiyeti
Uçum, yargı idaresinde demokratik meşruiyetin zorunlu olduğunu belirterek, Türkiye’de Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) bu yapıya uygun olarak düzenlendiğini ifade etti. Uçum’a göre HSK üyelerinin TBMM ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi, halkın iradesine dayalı meşruiyetin bir gereğidir. Adalet Bakanı’nın HSK Başkanı, Bakan Yardımcısı’nın ise kurul üyesi olmasının, demokratik sistemlerde yargı idaresinde meşruiyetin sağlanması bakımından doğal olduğunu vurguladı.
İşlevsel bağımsızlık ve tarafsızlık
Mehmet Uçum, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının kurumsal değil işlevsel olduğunu belirtti. Yargı mercilerinin görevlerini yerine getirirken bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini ifade eden Uçum, “Yargı bağımsızlığı ülke içinde yasama, yürütme ve çeşitli güç odakları karşısında olduğu kadar, ülke dışı mercilere karşı da bağımsızlık anlamına gelir” dedi.
Millilik ve ulusal yargı anlayışı
Uçum, ulusal yargı yetkisinin kısmen ya da tamamen ülke dışı mercilere devredilmesinin bağımsızlığı zedeleyeceğini belirtti. Ulusal yargıya dayalı bir sistemin, uluslararası sözleşmelere taraf olmayı engellemediğini ancak bu sözleşmelerin milli yargı yetkisini ortadan kaldıracak şekilde yorumlanamayacağını ifade etti.
Yargısal aktivizm uyarısı
Uçum, yargı idaresinde demokratik meşruiyetin sağlanamadığı durumlarda yargısal aktivizmin olağan hale geldiğini belirtti. Bu durumun antidemokratik bir yargıçlar rejimine dönüşebileceğini vurgulayan Uçum, geçmişte yaşanan olumsuz tecrübelerin hafızalarda taze olduğunu hatırlattı.