Ceza Hukukçusu Ersan Şen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı yardımcılığı için seçim propagandası yaptıklarını öne sürerek, “Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu nasıl propaganda yapıyor, izin mi aldı; bunlar kamu görevlisi, siyasetçi değil, istifa etmediler” demişti.
Sözlerinin sosyal medyada tepki görmesinin ardından Şen yeni bir açıklamada bulundu. Görüşlerinin çarpıtıldığını savunan Ersan Şen, “Sosyal medyada bazı kişilerin; algı oluşturmaya yönelik, maksadını aşan ve haksız, söylediklerimi tabiri caizse cımbızla çekip alan, yayının ikinci kısmında konunun yasal yönden değerlendirilmesi ile ilgili beyanlarımı gözardı ederek ve sadece programın ilk kısmında sistemle ilgili yaptığım eleştirileri çarpıtarak paylaştıklarından haberdar oldum. Aynı yayında ve sadece iki saat arayla, ilki sisteme yönelik eleştirilerimi içeren ve ikincisi de doğrudan konu ile ilgili olmak üzere ortaya koyduğum görüşlerim bellidir, çelişkili değildir ve daha da önemlisi sosyal medyada eğilip büküldüğü, kesilip biçildiği şekilde de değildir.” ifadelerini kullandı.
Ersan Şen’in sosyal medyadan yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Memleketimizde herhalde en zor iş konuşmak, tartışmak ve kendini anlatmak olsa gerek. Bazıları dinlemeden, başını, sonunu bilmeden linç etmeyi veya kendi tarafında göstermeyi seviyor. Herhalde siyasi, iktisadi, sosyal ve hukuki meselelerin tartışılması hiçbir dönemde bu kadar zor olmadı. Bir değerlendirmeyi istediği yere çekmekte, istediği gibi anlamakta, kırıcı, küçümseyici sözlerle insanı tahkir etmekte üstümüze yok. Elbette kimseyi engelleyemeyiz, fakat paylaşılan fikirlerin düşünce açıklaması olduğu ve bağlayıcılığının bulunmadığı göz ardı edilmemelidir. Fikirlerimin dikkate alındığını, hangi tarafın işine yarıyorsa o tarafın memnuniyet duyup diğer tarafın kızdığının da farkındayım. Fikirlerim, sipariş üzerine hazırlanmış düşünce açıklamaları değil. Yıllardır makale ve yazılarla zaten güncel konular hakkında fikirlerimizi paylaşıyoruz, hatta bunları ‘Yorumluyorum’ başlıklı kitaplarda topluyoruz. Bir bardak suda fırtına koparmanın, haksız ithamlarda bulunmanın bir gereği ve faydası yok. Şimdi son güncel konu ile ilgili görüşümü paylaşıyorum:
10.04.2023 tarihinde Tv 100 kanalında katıldığım “Eşit Ağırlık” isimli programda; birisi saat 21:35 ila 21:36, diğeri ise saat 23:43 itibariyle olmak üzere iki kısmında, şu anda görevde olan İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının seçim propagandasına katılması ile ilgili görüşlerimi paylaştım. Yayının erken saatlerinde paylaştığım ilk görüşümde sistemden ve yetersiz mevzuattan kaynaklanan fiili durumla ilgili eleştiride bulunurken; yayının ilerleyen saatlerinde ise, görevde olan İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının seçim propagandasına katılmaları ile ilgili engelleyici, yasaklayıcı bir hükmün olmadığını, bu çalışmalara katılabileceklerini, mevcut seçim döneminde Sayın Başkanların bu çalışmalara katılmalarının sahaya olumlu yansıdığını ifade ederken, eleştirilerimi de ortaya koydum.
Sosyal medyada bazı kişilerin; algı oluşturmaya yönelik, maksadını aşan ve haksız, söylediklerimi tabiri caizse cımbızla çekip alan, yayının ikinci kısmında konunun yasal yönden değerlendirilmesi ile ilgili beyanlarımı gözardı ederek ve sadece programın ilk kısmında sistemle ilgili yaptığım eleştirileri çarpıtarak paylaştıklarından haberdar oldum. Aynı yayında ve sadece iki saat arayla, ilki sisteme yönelik eleştirilerimi içeren ve ikincisi de doğrudan konu ile ilgili olmak üzere ortaya koyduğum görüşlerim bellidir, çelişkili değildir ve daha da önemlisi sosyal medyada eğilip büküldüğü, kesilip biçildiği şekilde de değildir.
Bu konuda yayının erken vakitlerinde paylaştığım ilk görüşümde; seçim öncesi işleri ve benzeri konularda, kanaatimce açık ve yeterli düzenlemeler içermeyen sistemimizi “garabet bir sistem” olarak tanımlayarak, bu sistemde cevabı olmayan, yani mevzuatta açıkça düzenlenmeyen bazı soruları sordum. Sözlerimi çarpıtma gayreti içerisinde olan bazı sosyal medya kullanıcılarının cımbızla çekip aldığı gibi “belediye başkanları izin almadan veya istifa etmeden seçim propagandasına katılamaz” demedim, olması gerekenin aslında izin veya istifa olduğunu, ancak mevzuatımızda seçimle geldiği görevinin başında olması gereken belediye başkanlarının seçim propagandasına katılmaları ile ilgili bir düzenleme olmadığını, usul ve esaslarının mevzuatta açık şekilde gösterilmediğini söyledim.