Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na ”300 milyar dolar” çıkışı

Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na ”300 milyar dolar” çıkışı
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, bu açılışın stratejik öneme sahip olduğunu aktardı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin gölgesinde ramazan ayının son 3 gününe girildiğini belirten Erdoğan, “Hem yaraları sarmanın hem de bu zor günlerde milletimize umut olmanın müjdeli haberlerle umut aşılamanın çabasındayız. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizi ihmal etmeden yatırım ve kalkınma hamlelerimize hız veriyoruz. Durmak yok, yola, yatırıma, hizmete, eser kazandırmaya devam diyerek milletimizi hayalleriyle buluşturmayı sürdürüyoruz.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi finans alanında bir üst lige çıkaracak İstanbul Finans Merkezi’nin ilk etabının açılış heyecanını yaşadıklarını ifade ederek, dünyada da New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanında Dubai, Singapur, Hong Kong gibi sonradan bu listeye dahil olan önemli finans merkezlerinin de bulunduğunu anımsattı.

“Küresel finansın ağırlık merkezi giderek daha belirgin bir şekilde batıdan doğuya doğru kayıyor.” diyen Erdoğan, “Bu çerçevede Asya ve Avrupa arasında artan ticari rekabet ile ülkemizin jeopolitik konumu, İstanbul’un önünde yeni fırsat pencereleri açıyor. Ülkemizi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme üzerine kurulu ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ ile hedeflerimizi bir adım daha yukarıya taşıdık. Tarihi olarak doğu ve batı arasında hem coğrafi hem de ticari köprü görevi üstlenen İstanbul’un günümüzde finansal piyasalar arasında aynı bağı kurma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

İktidara geldikten bir kaç yıl sonra İstanbul’u dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri haline getireceklerini müjdelediklerini dile getiren Erdoğan, “Ve getirdik. Şimdi de bu işin fiziki şartlarını oluşturduk.” dedi.

Erdoğan, girişimleri sırasında engellerle karşılaştıklarına vurgu yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kimlerle mücadele etmedik ki? Kimlerle bu işin kavgasını vermedik ki? ‘Merkez Bankasını İstanbul’a taşıyacağız’ dedik, önümüze çıktılar. ‘Ziraat Bankasını İstanbul’a taşıyacağız’ dedik, önümüze çıktılar. Ne yapmadılar ki? Vakıf Bank için aynı şeyi söylediler. Hepsi için aynı şeyi söylediler. Çünkü bunların kadim medeniyetimizden, tarihimizden haberleri yok. Türkiye’de finansın tarihinde neler olduğunu bunlar bilmiyor ve tarihte İstanbul nasıl bu ülkenin bir finans merkeziyse işte şimdi de yeniden bu finans merkezi olma görevini üstleniyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkezin Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek, bölgesel ve ilerleyen zamanlarda ülkeyi küresel bir finans merkezi haline getirmek amacıyla geliştirilen vizyoner bir proje olduğunu söyledi.

İnşasına 2013’te başladıkları projeyle Merkez Bankası, kamu bankaları ve borsa dahil, ülkenin lokomotif kuruluşlarını İstanbul’a taşımaya karar verdiklerini anlatan Erdoğan, böylece toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle ülkenin ve dünyanın en prestijli projesini hayata geçirdiklerini ifade etti.

Erdoğan, bu merkezin aynı zamanda çevreye saygılı, doğa dostu, sıfır atık uyumlu özellikleriyle de örnek bir proje olduğunu aktararak, “Türkiye’nin ilk eser sözleşmesine dayalı yeşil kira sertifikasının ihracıyla elde edilen 600 milyon lira değerindeki fonu, projemizdeki çevre dostu yeşil binalarla kullanıyoruz. İstanbul Finans Merkezi’miz toplam alanı 1,4 milyon metrekareyi bulan 21 ofis binasıyla, 100 bin metrekarelik alışveriş merkeziyle, 2 bin 100 kişilik kongre merkeziyle, oteli ve 26 bin 500 araçlık otopark kapasitesiyle, akıllı şehir modeliyle, daha pek çok özelliğiyle iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecektir.” değerlendirmesini yaptı.

– “YATIRIM ÇEKME POTANSİYELİMİZİ ARTIRACAK”

İstanbul’un Avrupa Yakası’ndan sonra Anadolu Yakası’nın da ayrı bir zenginliğe kavuştuğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“İstanbul Finans Merkezi, yerli ve yabancı finans kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermeye başlamalarıyla çok geniş bir yelpazede ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu merkez, 3 kıtanın buluşma noktası olan İstanbul’da yeni bir finansal ekosistem oluşturacaktır. Farklı illerimize ve şehrimizin farklı yerlerine dağılmış olan kurumlarımızın bir araya gelmesi, bu ekosistemin oluşmasının ilk adımıdır.

Tüm bunların yanı sıra İstanbul Finans Merkezi, uluslararası sermaye akışını kolaylaştırarak yatırım çekme potansiyelimizi de artıracaktır. Tasarrufları yeni finansal araçlara yönlendirmek suretiyle ekonomiye kazandıracaktır. Büyük altyapı projelerinin finansmanı ile finansal istikrarın devamlılığını sağlayacaktır. Ayrıca ekonomide, öngörülebilirliğin ve istihdamın yükselmesine de ivme kazandıracaktır.”

– “GENÇ GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’nin özellikle Fintek (Finansal Teknoloji) ve katılım finans alanlarında küresel bir üs haline geleceğini düşündüklerini aktararak, “Geçtiğimiz aylarda yayınladığımız Katılım Finans Strateji Belgesi ile bu konudaki yol haritamızı belirlemiştik. İnşallah yakında milli Fintek Strateji Belgemizi de kamuoyumuzla ve finans sektörümüzle paylaşacağız. Alternatif finans araçlarını yaygınlaştırırken, finansal teknolojiler ve blokzincir teknolojileriyle ilgili çalışan, kendini bu alanda geliştirmek, yatırım yapmak isteyen genç girişimcileri de destekleyeceğiz ve onları yalnız bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı.

Ülkeye tüm bu katkıları yapacak olan merkezin 10 yıllık çetin bir mücadelenin, her aşaması zorlukla dolu 10 yıllık bir emeğin ürünü olduğunun altını çizen Erdoğan, ancak bu merkezin asıl değerinin, ne kadar stratejik ve vizyoner bir proje olduğunun, önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlaşılacağını anlattı.

İstanbul Finans Merkezi ile Türkiye’nin yıllardır dışlandığı bir alanda “artık ben de varım” diyebilme iradesi ve cesareti gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, Türk ekonomisini, finans sektörünün lokomotifliğinde hızla büyütecek bu merkezin ülkeye hayırlı olmasını dileyerek, tasarım aşamasından bugünlere gelmesine kadar İstanbul Finans Merkezi’nde emeği geçen Türkiye Varlık Fonu ve Emlak Konut başta olmak üzere herkesi tebrik etti.

– “SANDIĞIN RENGİNDEN EN UFAK BİR ŞÜPHE DUYMUYORUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 14 Mayıs’ta yapılacak bir seçim sürecinin içinde bulunduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:

“27 gün sonra sandıklara gidecek, hem kendimizin hem evlatlarımızın hem de Türkiye’nin geleceğine dair çok kritik bir karar vereceğiz. Sadece adaylar, sadece siyasi partiler ve ittifaklar arasında değil, aynı zamanda iki farklı anlayış arasında da mühim bir tercih yapacağız. Biz milletimizin tercihinin son 21 yıldır olduğu gibi yine eser, hizmet ve yatırım siyasetinden yana olacağına inanıyoruz. Ülkemizin son 21 yıldır inatla, sabırla ve istikrarla sürdürdüğü ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacaktır.

Özellikle 2002 öncesi Türkiye’yi bilen insanlarımız mücadele ederek, gerektiğinde bedeller ödeyerek elde ettikleri demokratik ve ekonomik kazanımlarından geriye gidişe asla müsaade etmeyecektir. 14 Mayıs’ta inşallah bir kez daha milli irade tecelli edecek, aziz milletimiz ‘Bismillah’ diyerek Türkiye Yüzyılı’nı başlatacaktır. Ömrünün 40 yılında meydanların nabzını tutan, meydanların dilini okuyan bir siyasetçi olarak Allah’ın izniyle sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum.”

– “MUHALEFETİN TÜRKİYE’Yİ YÖNETEBİLECEK HİÇBİR VİZYONUNUN OLMADIĞI ORTAYA ÇIKMIŞTIR”

Sonuçtan bağımsız olarak, bir hususu daha ifade etmek istediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Seçim dönemleri siyasetçilerin, siyasi partilerin ve ittifakların kantara çıktığı günlerdir. Bugünler bir nevi herkesin heybesinde ne varsa ülkenin geleceğine dair ne tür hedefi ve vizyonu varsa ortaya döktüğü zamanlardır. Millet bu dönemde siyaset kurumuna kulak kesilir, vaatlerini ölçüp tartar, herkesin çapı, kapasitesi ve ufku hakkında bir kanaat edinir. Böylece gelecek 5 sene boyunca kim ve hangi zihniyet tarafından yönetileceğine karar verir. Seçim tarihinin ilan edildiği günden bu yana geçen süre, hem ülkemiz ekonomisiyle hem de muhalefetin durumuyla ilgili bazı gerçekleri gözler önüne sermiştir. Üzülerek ifade etmek isterim ki muhalefetin Türkiye’yi yönetebilecek, ülkemizi hedeflerine, milletimizi de hayallerine ulaştıracak hiçbir vizyonunun olmadığı bu arada ortaya çıkmıştır. Bu süreç aynı zamanda 2002 öncesinde ülkemizin neden geri kaldığını, neden ülkemizde hizmet ve eser kıtlığı yaşandığını, neden milletimizin yıllarca yokluğa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edildiğini de göstermiştir.”

– “300 MİLYAR DOLAR İNGİLTERE’DEN GETİRECEKMİŞ”

Erdoğan, tespitlerini haklı çıkartacak pek çok vahim örnek olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:

“Her şeyi bedava verme, Batılı tefecilerden 300 milyar dolar dilenme, IMF reçetelerine teslim olma gibi gerçek dünya ile ilgisi olmayan, sayısız abuk sabuk vaadi burada konuşmaya değer bulmuyorum. Düşünebiliyor musunuz? 300 milyar dolar İngiltere’den getirecekmiş. Demek ki tefecilerle filan da görüştü, anlaştı. Onlar ona havada, karada sözler verdiler. O da o sözleri aynen geldi buraya aktarıyor.

Şimdi burada finans sektörünün ileri gelenleri var. Acaba sizler böyle bir şeye inanıyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Mümkün mü? 20 yıl bu ülkede Başbakanlık yaptım, Cumhurbaşkanlığı yaptım ama böyle bir safsata, böyle bir yalan, dolan, hile dünyanın hiçbir liderinde görmedim. Ama bu zavallı ne yazık ki, hayatında bir SSK var ki SSK’yı bu batıran değil mi? Rahmetli Savaş Ay, hayatta olsaydın da tekrar bunları şöyle bütün millete bir gösterseydin.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptıkları şehir hastaneleriyle dünyaya meydan okuduklarını söyledi.

Yabancı ülkelerden gelen yabancı liderlerin şehir hastanelerine hayran kaldığını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Fakat Bay Bay Kemal ne diyor biliyor musunuz? ‘Yap-işlet-devret nedir bunu bilelim.’ Ya öğrenemediysen ne yapayım? Bir de seninle mi uğraşacağım? Yani biraz azmin varsa, biraz kararlılığın varsa aç kitapları bir karıştır. Yap-işlet-devret nedir öğren. Bakkal hesabı yapacak kadar ekonomi ve matematik bilgisi olan herkes, bunlarla ekonominin idare edilmeyeceğini çok iyi görüyor. Bizim gibi milletimiz de muhalefetin içine düştüğü trajikomik durumu kah gülerek, kah da siyaset kurumu adına üzülerek takip ediyor.”

Milletin 25-26 sene önce meydanlarda 2 anahtar vaadiyle dolaşanların kendini elindeki anahtarlardan da ettiğini unutmayacağını dile getiren Erdoğan, insanların, sabah-akşam ahkam kesen, IMF çantacılarının ülkeyi geride bırakacak vaatlerini çok iyi bildiklerinin altını çizdi.

“Bu millet, ülkeye geride milyarlarca dolar borç takarak nasıl ortalıktan kaybolduğunu unutmaz.” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Kardeşlerim biliyorsunuz ama olur ya belki hafıza-i beşer nisyan ile maluldür, unutmuş da olabilirsiniz. Şimdi şu malum yedili, masanın etrafında olanlar var ya onlardan bir tanesi de ismini vermeyeceğim, gerek yok, anlarsınız zaten, Davos’tayız. Davos’ta Strauss-Kahn o zaman IMF’nin başında. Bir ara çıktık, onunla bir görüşme yapıyoruz. Kendisine dedim ki, ‘İkide bir adamları gönderiyorsunuz ve bunlar Türkiye’yi idare etmek adına konuşuyorlar. Taksitlerinizi alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Ama Türkiye’yi idare edemezsiniz, Türkiye’yi idare etmek bana aittir. Ona siz asla müdahale edemezsiniz.'”

– “BU MİLLET IMF’DEN ALINAN BORÇLARLA MEMUR MAAŞLARININ NASIL ÖDENDİĞİNİ UNUTMAZ”

Türkiye’nin o dönem IMF’ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu hatırlatan Erdoğan, 2013’e kadar ödemeleri yaparak, borcu bitirdiklerini söyledi.

Daha sonraki süreçte IMF ile ilişkilerine değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Daha sonra şu anda CHP’nin sözcüsü olan zat ve bir de ortağı olan, bir ara hazinenin başında olan zat, birlikte bunlar ne yaptılar? Gittiler kapalı kapıların ardında otelde oturup bunlarla IMF adına pazarlık yaptılar. Bize de tavsiyede bulundular. IMF’den destek almadan bu işi yürütemeyeceksiniz diye. Niye? Ekonomide sıkıntı varmış. Yok. Biz gayet iyiyiz, yolumuza devam ettik ve ediyoruz. Bizim aynı zamanda Merkez Bankamızın da döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Başbakanlığım döneminde döviz rezervini 135 milyar dolara kadar da çıkardık. 2013’ten sonra IMF ile ilişkimizi kestik. Merkez Bankası’nın döviz rezervi devamlı artış kaydındaydı, arttı. Şu anda da zaten ihtiyacımız yok. Ve bu millet ülke hazinesi tamtakır olduğu için IMF’den alınan borçlarla memur, emekli maaşlarının nasıl ödendiğini unutmaz. Memur maaşlarının nasıl ödendiğini hatırlayın o günleri. Kimin dönemiydi bunlar? İşte bu CHP’nin, bunların dönemleriydi. CHP’nin dönemleriydi. Bunlar bu millete çok çile çektirdiler çok.”

– “MİLLET BUGÜN AFAKİ VAATLERLE ORTALIKTA DOLAŞANLARIN GEÇMİŞTE SSK’YI NASIL BATIRDIĞINI UNUTMAZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu millet bugün afaki vaatlerle ortalıkta dolaşanların geçmişte SSK’yı nasıl batırdığını, ülkeyi nasıl soyup soğana çevirdiğini asla unutmaz. Bu millet 1990’lardaki popülist söylemlerin nasıl Türkiye’yi ekonomik bir çöküşe sürüklediğini asla unutmaz. Hiçbir zaman da unutmayacaktır. Değerli arkadaşlar, Türkiye gündeme gelmek uğruna Kıpti’ye hakaret olmasın ama güzel bir söz olduğu için aynen söyleyeyim, ‘Nerede Kıpti misali sirkatin söyleyen pek çok çapsız siyasetçi görmüştür.’. Ama şimdiye kadar ülkemizde hiçbir siyasetçi ‘Millet yol mu yiyecek?’ Lafa bak. Önünde de ne var? Profesörler kızmasın, Prof yazıyor. ‘Köprü mü? Viyadük mü? Havalimanı mı? Bunları mı yiyecek? Soğandan, domatesten haber ver.’ Ya benim Anadolu köylüm onları gayet iyi bilir. Ama sen ne soğanın lezzetini bilirsin, şöyle soğanı masaya koyup da vurup dağıtabiliyor musun? Dağıtamaz onların lüksünü bozar. Ekonomi cahili, eser ve hizmet düşmanı olmuş durumda. Bırakın ekonomiden anlamayı, bırakın hesap uzmanı olmayı, dünyayı az buçuk takip eden hiç kimse bile böyle bir cümle kurmaz. Ya bu viyadükleriniz, köprüleriniz, bu havalimanlarınız olmasaydı acaba biz Türkiye’nin bir ucundan bir diğer ucuna nasıl giderdik?”

Üniversite sayısının 77’den 208’e çıktığını söyleyen Erdoğan, kendilerine bununla ilgili ‘Ne gerek var?’ denildiğini belirtti. Erdoğan, 81 vilayetin tamamında üniversite olmasını istediklerini ve üniversitesi olmayan şehir kalmaması için sayıyı artırdıklarını ifade etti.

Erdoğan, farklı şehirlerdeki öğrencilerin okumak için İstanbul’a, Ankara’ya gelmelerine gerek olmadan kendi yaşadığı şehirde üniversite tahsili yapabildiğini belirtti.

Kendisini üzen bir şeyin daha olduğunu dile getiren Erdoğan, “Her şeyden önce yol yenebilen, yenerek tüketilen bir meta değildir. Bunu bilesin bay profesör. Demek ki senin tedrisatında bunları size öğretmediler. İkincisi, yol yenmez ama yol sayesinde üretim olur. Üretici mahsulünü satar. Turist seyahat eder, sanayici ihracat yapar. Nakliyeci malzeme taşır. Yol yenmez ama yol sayesinde yatırım gelir, sanayi gelişir, ülke kalkınır, ekonomi büyür, istihdam oluşur. Elbette yol yenmez ama yol sayesinde 85 milyon hem birbirine kavuşur, hem de evine ekmek götürüp helal rızık götürür. Yani yol sadece yol değildir.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yolun sadece yol olmadığını, tıpkı enerji, teknoloji ve inovasyon gibi ekonominin, üretimin ve sanayinin bel kemiği olduğunu söyledi.

Her fırsatta “Yol medeniyettir” dediklerini hatırlatan Erdoğan, “Biz bunun için 25 yıldır ülkemizin ulaşım altyapısına yatırım yapıyoruz. Beyefendilerin şunu bilmesi lazım, bu domates de patates de işte bu yapılan yollardan gidiyor. Bu yollar olmasaydı bunları tüketicinin olduğu yere ulaştıramazdık. Biz bunun için 81 vilayetimizi hem birbiriyle hem de tüm dünyayla, yollarla, otoyollarla, köprülerle, havalimanlarıyla, hızlı tren hatlarıyla, limanlarla bağlamaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

Bunlar olmasaydı 6 Şubat’taki depremlerde ihtiyaçları afet bölgesine nasıl ulaştıracaklarını soran Erdoğan, “Bir taraftan uçaklarımız çalıştı. Bir taraftan tırlarımız çalıştı. Bir taraftan otobüsler yolcuları getirdi, götürdü. Bir taraftan uçaklarımız da deprem bölgesinden depremzedelerimizi ülkenin değişik yerlerine Ankara, İstanbul buralara ne yaptık, taşıdık. Hem de nasıl? Dedik ki ücretsiz taşıyacağız. Ücretsiz taşıdık. Çünkü devlet hakimül harameyn değildir, hadimül haremeyndir. Biz bunu yaptık.” ifadelerini kullandı.

– “HİÇ UZAĞA GİTMEYE GEREK YOK”

“Şayet biz ülkemizi bir gergef gibi yollarla örmeseydik Türkiye’yi bugünlere getirebilir miydik?” diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:

“Yol yapmasaydık, 2003 yılından bu yana 251 milyar dolardan fazla doğrudan yatırım çekebilir miydik? Yol yapmasaydık her yıl ekonomimizi ortalama yüzde 5 oranında büyütebilir, istihdamı 32 milyona çıkarabilir miydik? Havalimanı yapmasaydık yıllık 51,5 milyon turist misafir edebilir miydik? Tren yollarımızı yenilemeseydik ihracatımızı 36 milyar dolardan alıp 255 milyar dolara ulaştırabilir miydik? Ulaştırma altyapımızı güçlendirmeseydik her alanda cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırabilir miydik? Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Sadece İstanbul Havalimanı bile ulaştırma yatırımlarının katma değerini göstermeye yeterlidir. Dünyada nadir gösterilen havalimanlarından bir tanesi. İstanbul Havalimanı milli gelire 23,75 milyar avro, üretime 51,3 milyar avro, ihracata 4,2 milyar avro, vergiye 1,23 milyar avro katkıda bulunurken istihdama etkisi 972 bin kişi oldu. Ama bay bay Kemal bunları takip edemez. Çünkü hafızası da buna yetmez.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer rakamları Avrasya Tüneli, Marmaray, 1915 Çanakkale Köprüsü, Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprülerine kadar her yatırımda görmenin mümkün olduğunu anlattı.

Meseleyi muhalefet gibi israf olarak görüp bunların hiçbirini yapmasalardı 2002’lerin Türkiye’sinden bir adım bile ileri gidemeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, “Dostlar, iktidara geldik, eğitimde ilkokuldan lise sona kadar en önemli adımlarımızdan bir tanesi ne oldu? Bizim aramızda o dönemi yaşayanlar vardır, teksir kağıtlarıyla okuduk ve bu teksir kağıtları ki üst sınıflardaki ağabeylerimiz bize onu bile vermezlerdi. Paramızla vermezlerdi. Bu çileyi, bu dönem yavrularımıza çektirmeyelim dedik. Ne yaptık? Kuşe kağıtlarla kitaplarımızı hazırladık ve sıraların üzerine koyduk ve yavrularımız okula başlarken sıralarının üzerinde bu kuşe kağıtlarla kitaplarını buldular. Bu işte bir anlayışın ifadesidir. Eğer bu anlayış, bu idrak olmamış olsaydı eğitimin kadr-ü kıymetini de bilmemiş olurdunuz. İlk, ortaöğretimde bunları yaparken üniversitede aynı şekilde aldık, 78’den 208’e kadar üniversitelerimizin sayısını da ne yaptık, artırdık.” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde bölgenin çukur, çamur ve pisliklerle dolu bir yer olduğunu kaydederek, şu ifadeleri kullandı:

“İsminin Ataşehir olmasına bakmayınız. Atayla yakından uzaktan alakası yoktu buranın. Burası öyle bir yerdi. Şimdi bugün Fikirtepe’de kentsel dönüşümün açılışını yapacağız. Orası da yine berbat bir yerdi. Ve orada bir tane köşk vardır. O köşkün dışında tamamen rezalet. Ve orayı kentsel dönüşümle aldık, bugünkü hale getirdik. Biz bütün buraları çukur, çamur ve bütün çakıl ne derseniz hepsi var. Birer can pazarına dönmüş yollardan biz kurtardık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde buralarda çektiğimiz çileleri gayet iyi bilenleriniz var, bileniniz var. Biz, yol yaparak CHP zihniyetinin insanımızı mahkum ettiği yokluk, yoksulluk, fakirlik ve işsizlik zincirlerini parçaladık.”

Ümraniye çöplüğünden de bahseden Erdoğan, “Oranın belediye başkanı kimdi? Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanıydı. Ve o çöplük patladı. Ve orada 39 vatandaşımız öldü. Çünkü CHP bu demektir. Orayı yeşil milli park haline daha sonra biz getirdik. Biz, yol yaparak Türkiye’yi, İstanbul Finans Merkezi yaparak stratejik bir projeyi hayata geçirebilecek modern bir altyapıya ve vizyona kavuşturduk.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bunların yanında yol ve otoyol yaparak, 31 yeni havalimanı inşa ederek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ortaklarının özel uçakla il il dolaşmasını da kolaylaştırdıklarını ifade etti.

Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelince devletin uçaklarını satacaklarını söylediğini aktaran Erdoğan, “Peki ya şimdi uçak kiralıyorsun, onunla gidiyorsun. Demek ki kiralayacak imkanları da var. Onunla beraber seyahatlerini yapıyor. Bu millet, bu milletin kendi uçaklarını inşallah bunlara asla devretmeyecek. Ben buna inanıyorum.” dedi.

Eğitimden sonra sağlıkta da muhteşem adımlar attıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ve sadece Çam Sakura Şehir Hastanesinden sonra biliyorsunuz havalimanında Murat Dilmener Hastanesini süratle 45 günde yaptık. Burada Sancaktepe de aynı şekilde, aynı projeyi burada da uyguladık. Ve 1006 yatak her iki tarafta da hastaneleri Kovid döneminde süratle yaptık, 45 günde yetiştirdik. İş bilenin kılıç kuşananın. Aynı şekilde Kartal’da, aynı şekilde Göztepe’de bütün bunları yaparak o sıkıntılı dönemi hamdolsun atlattık. Ankara’da bir tarafta Bilkent, öbür tarafta Etlik Şehir Hastanelerini süratle yaptık.”

– “TÜRKİYE’NİN DİĞER BÜYÜK ŞEHİRLERİNİ DE BU HASTANELERDE DONATACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 büyükşehirde şehir hastanelerinin yapıldığını, bazılarının da yapımının devam ettiğini belirterek, bundan sonra da Türkiye’nin diğer büyük şehirlerini bu hastanelerle donatacaklarını söyledi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” ifadelerini aktaran Erdoğan, “Mecburuz yapmaya. Her şeyden önce insan, insan, insan. Bundan sonra da Türkiye’nin diğer alanlarıyla birlikte ulaşım altyapısını geliştirmeye devam edeceğiz. Bu ülkeyi, en büyük projeleri yıkmak, engellemek, durdurmak olanların insafına bırakmayacağız. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun.” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan İstanbul Finans Merkezi’nin ülke ekonomisi ve finans sektörüne hayırlı olması temennisinde bulunarak, projenin inşasında görev alanlara teşekkür etti.

Ömrünü Türkiye’nin kalkınmasına, Türk demokrasisinin güçlenmesine adamış büyük devlet adamı 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 30. yılında rahmetle yad ettiğini belirten Erdoğan, “Ülkemiz ekonomisinin kabuğunu kırıp yurt dışına açılmasında ve bugünkü seviyelerine gelmesinde merhum Özal’ın vizyoner liderliğinin çok önemli rolü vardır. Rabb’im ruhunu şad, mekanını cennet eylesin.” dedi.

Erdoğan, bu akşam idrak edilecek Kadir Gecesi ile cuma günü başlayacak Ramazan Bayramı’nı tebrik ederek, “Aileleriniz ve sevdiklerinizle birlikte mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmenizi temenni ediyorum. Dün Şanlıurfa’daydık, muhteşemdi. İnşallah bayramda da illerimizi dolaşmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da törende konuştu.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Bismillahirrahmanirrahim” yazılı tablo ile İstanbul Finans Merkezi’nin genel görünümünün yer aldığı yağlı boya tablo hediye edildi.

Merkezin açılış kurdelesini Erdoğan ile TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, AK Parti Genel Başkanvekilleri Numan Kurtulmuş ve Binali Yıldırım, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ile diğer katılımcılar kesti.

Açılışta kullanılan makasların günün hatırasına katılımcılarda kalmasını isteyen Erdoğan, daha sonra İstanbul Finans Merkezi’ni gezdi.

Sizler için yazıyoruz
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.