Elçin Sangu’nun ROK’a yanıtı gündem oldu

A+
A-

Rasim Ozan Kütahyalı, Elçin Sangu’nun son günlerde oyunculuk sektöründe yaşanan olaylara ilişkin yaptığı kapsamlı değerlendirmeye destek verdi. Bu destekten rahatsız olan Elçin Sangu, Rasim Ozan Kütahyalı’yı verdiği yanıtla tersledi.
Elçin Sangu’nun Rasim Ozan Kütahyalı’nın “Objektif analizlerine kulak verilmeli” ifadelerine “Lütfen siz bana arka çıkmayın” diyerek yanıt verdi. Elçin Sangu’nun Rasim Ozan Kütahyalı’ya yanıtı gündem oldu.

Oyunculuk dünyası sektörde yaşanan ciddi iddialarla çalkanırken sevilen oyuncu Elçin Sangu’dan kapsamlı bir analiz paylaşımı geldi. Adı sık duyulan ünlü menajer Ayşe Barım hakkındaki iddialar üzerine Elçin Sangu oyunculuk sektöründe yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti.

elcinn.jpg

Elçin Sangu’nun paylaşımını alıntılayan Rasim Ozan Kütahyalı, “Çok haklı bir flood Elçin Sangu’nun objektif analizlerine kulak verilmeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti de emekçi olup hakları sömürülen oyunculardan -özellikle aşırı sömürülen kadın oyunculardan- yana bir tavırla Ayşe Barım soruşturmasını yürütmeli. Magazin değil bunlar önemli” diyerek bir paylaşım yaptı.

ELÇİN SANGU’DAN ROK’A TEPKİ

Elçin Sangu açıklamalarına destek veren Rasim Ozan Kütahyalı’nın verdiği destekten rahatsız oldu. Elçin Sangu, yaptığı paylaşımda “Sevgili Rasim Ozan Kütahyalı bu flood un içeriğinde olaylar ve kurumlar üzerinden konuya bakıyorum kişiler üzerinden değil ve en istemediğim şeyi bana yapmayın ve lütfen siz bana arka çıkmayın!” dedi.

ELÇİN SANGU’DAN KÖLELİK SÖZLEŞMESİ ÇIKIŞI

Elçin Sangu, beğeni toplayan paylaşımında sistemin, oyuncu olma hayaliyle yola çıkanlara ‘kölelik sözleşmesi’ dayattığı eleştirisinde bulundu. Sangu, “Türkiye’de oyunculuk sektörü, dünya standartlarına ulaşmak istiyorsa, kurumsallaşmayı ve adaleti merkeze alan bir dönüşüme ihtiyaç duyuyor. Bu dönüşüm, yalnızca sanatçıların değil, sektörün tüm bileşenlerinin daha sağlıklı bir zeminde çalışmasını sağlayacaktır” dedi.

SANGU’NUN BEĞENİ TOPLAYAN PAYLAŞIMI

Elçin Sangu’nun oyunculuk sektörünü eleştirdiği paylaşımı:

“Ne bu işi sulandıran magazinciler (işini doğru yapanları da tenzih ederek), ne derinlemesine araştırma yapmadan yorum yapan gazeteciler (ciddi haberci diye düşündüklerimiz), ne de duruma uygun olmayan açıklamalar yapan bir çoğunu çok sevdiğim sevgili meslektaşlarım gibi konunun özünü bozmak istemiyorum.

Oyuncu olma hayaliyle yola çıkan pek çok kişi, sistemin dayattığı ağır şartlar altında ‘kölelik sözleşmesi’ olarak tanımlanabilecek anlaşmalarla kariyerlerine adım atıyor. Bu sözleşmeler, sanatçının tüm haklarını ajanslara veya yapımcılara devretmesine neden olurken, yaratıcı özgürlüklerini ve ekonomik haklarını kısıtlıyor. Bu durum, sektörde kurumsallık eksikliğinin ve sistemin çarpıklığının en somut örneklerinden biridir.

Oyuncuların sektörde yaşadığı hak ihlalleri nedeniyle açılan davalar, sektörün ne kadar gri bir zeminde faaliyet gösterdiğini gözler önüne seriyor. Özellikle menajerlik sözleşmelerinde hukuki açıdan ciddi boşluklar bulunuyor. Oyuncular, sık sık uzun süreli, ağır yaptırımlar içeren ve sektörel güç dengesizliğini pekiştiren maddelerle karşı karşıya kalıyor. Davalar, bu adaletsizlikleri bir nebze görünür kılarken, sektörün temelindeki yapısal sorunları çözmek için yeterli olmuyor.

Menajerlik sistemindeki sanatçıların kişisel markaları, büyük ölçüde PR çalışmaları üzerinden şekilleniyor. Ancak bu süreçte gerçek yetenekler ve başarılar yerine yalan yanlış anlatılar öne çıkıyor. Oyuncuların gazetecilerle yaptığı garip ve dikkat çekmekten başka amacı olmayan paylaşımlar, sektörde şeffaflık ve dürüstlük eksikliğini daha da artırıyor.

PR faaliyetlerinin bir yandan sanatçıların kariyerlerine katkı sağlaması beklenirken, öte yandan sektörün güvenilirliğini zedeleyen bir araç haline gelmesi, kurumsallaşamama problemini derinleştiriyor.

Türkiye’de menajerlik sistemi, kurumsal bir yapıya değil, bireysel ilişkilerin ağır bastığı bir pazar mantığına dayanıyor. Menajerlerin, oyuncuların kariyerlerini profesyonel bir şekilde yönlendirmek yerine, sektörde simsarlık yaparak kısa vadeli kazançlara odaklandığı bir düzen hâkim. Bu durum, kaliteli projelerin yetersiz oyunculara teslim edilmesine ve sektördeki genel kalitenin düşmesine neden oluyor.

Sektördeki çarpıklıklar, yetenekli kişilerin sisteme girişini de zorlaştırıyor. Ahbap-çavuş ilişkileri, yeni oyuncuların sektörde varlık göstermesini engellerken, başarılı projeler hak eden oyuncular yerine “bağlantıları güçlü” kişilere teslim ediliyor. Bu durum, yetenekli oyuncuların kariyerlerinde ilerleme sağlayamamasına ve sektördeki adaletsizlik algısının derinleşmesine yol açıyor.

Tüm bu sorunların üstesinden gelmek için sektörün kurumsal bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Bunun için:

Menajerlik sisteminin profesyonelleştirilmesi ve hukuki çerçeveye oturtulması,

PR çalışmalarının daha şeffaf ve yeteneğe dayalı bir şekilde yapılması,

Proje seçimlerinde nitelik ve yeteneklerin ön planda tutulması,

Oyuncuların haklarının korunması için bağımsız bir denetim mekanizması oluşturulması şart.

Türkiye’de oyunculuk sektörü, dünya standartlarına ulaşmak istiyorsa, kurumsallaşmayı ve adaleti merkeze alan bir dönüşüme ihtiyaç duyuyor. Bu dönüşüm, yalnızca sanatçıların değil, sektörün tüm bileşenlerinin daha sağlıklı bir zeminde çalışmasını sağlayacaktır.”

Sizler için yazıyoruz
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.