BAŞARININ ANAHTARI LİYAKATTİR

Yayınlama: 12.10.2025
A+
A-

Hangi alanı sayarsanız sayın bu Devlet yönetiminde, ticaret ve ekonomide, sporda- siyasette, sanatta- sendikacılıkta her ne iş yapıyorsak aslında başarmak o kadarda zor değildir. Yapacağınız tek şey işini iyi yapan kişiyi takdir etmek yapmayan kişiyi ise işinden uzaklaştırmaktır. Ne diyoruz buna liyakat, ehliyet ve adalet. Kuşkusuz bunu yapabilmek için kendimizi değil bize verilen işi yüceltmek gerekir, yaptığımız işi değerli kılmak gerekir, kendi reklamımız yerine işimizin reklamını yapmamız gerekir. Ne yazık ki günümüzde bu bakış açısı işi veren kişiyi yüceltme ya da adamı olma oyununa dönüştü.

Siz eğer birilerine hizmet etmiyorsanız ağzınızda kuş tutsanız barınamazsınız, bir yere gelemezsiniz. Çünkü birçok kişi işin ehlini aramak yerine kendisine emir eri arıyor. İşte bunun için başarmanın bir başka kriteri nefis ve egolarımızı tatmin etme hastalığından kurtulmaktır diyoruz.. Çünkü kendisini ilahlaştıran, makamdan güç alarak liyakat ehliyet ve adalet kavramlarını yerle yeksan eden o kadar çok makam delisi var ki, işte bu yüzden onların olduğu yerde başarı mumla aranır.

Çünkü makamda kalmak adına her türlü yolu denerler, makamı verenler karşısında olmadık taklalar atarlar. Hakkı unutturlar, yanlış olduğunu bile bile birçok haksızlığı alkışlarlar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın modundan çıkmazlar, çıkamazlar. O yılanın ortalığa saçtığı tehlikenin kendi uykularını kaçırdıklarının farkında olsalar da tavır almazlar. Ben demek yerine biz demesini bilmezler, başkasına yapılan umurlarında bile değildir. Karşılıksız sevmeyi, feda ruhları kaybederler bu yüzden kamil manada vatansever olmaları da mümkün değildir. Bunun için uzağa gitmeye gerek yoktur. Kendi kültürümüzü incelememiz yeterlidir. Liyakat dolaysıyla hakkıyla hizmet Türk töresinin gereğidir. Eski Türklerde “Kutun tabiatı hizmet, şiarı adalettir.” Diğer bir adıyla faydalılık, yaşadığı topluma karşı ödev ve sorumluluk bilincini taşımak ve gereğini yapmak genel anlamda hizmettir. Hizmetin istenilen düzeyde olması için işin ehline verilmesi esastır.

Bengü Taşlarda Çin’in Türkleri yok etme politikaları anlatılırken “Edgü bilge kişig edgü alp kişig yorıtmaz ermiş” Yani Çinliler Türkistan’da bilgili, erdemli yöneticilerin önünü keserek akılsız cahil kişilere destek veriyorlarmış. Gerçek bir vatansever Çin’in Türk’e yaptığını yapamaz, yaparsa kendisinin Çinli den farkı olmaz.

Yusuf Has Hacip ise liyakat konusunda şunu söyler. Başarı mutlaka ödüllendirilmelidir. “Başkasının emeğini takdir etmeyen kişi, tam manasıyla bir öküz olur ey devlet adamı!” Emeğe saygı göstermeyen aslında devlete de saygı göstermez. Bu tür insanların benlik tutkuları ya da yükselmek ve para yapmak emelleri, önceden hesaplı adaletsizliklerin en etkin nedenleri arasındadır. Şüphesiz ki yüksek derecede olan ya da karar verici konumunda olanların emelleri döner dolaşır yönettiklerinin ya da üzerinde söz sahibi olduklarının amacına dönüşür. Devlete ya da aldığı herhangi başka göreve ne kadar sadakatle bağlı olduğu önemsiz hale gelir, esas olan onu makama getiren kişi olur. O halde yücelteceği kişi olur, kendi görevi olmaz.

Bir bilginin şu tespiti bu anlamda oldukça ufuk açıcıdır. En yüksek yetkiyi ellerinde tutanlar, en çok neye değer verirlerse, o şey kaçınılmaz bir biçimde geri kalanların da amacı haline gelir. Liyakatin en çok değer verilen şey olmadığı bir yerde, sağlam aristokratik anayasa olanaksızdır. Makam elde etmek için büyük paralar harcayan kimselerin ya da büyük emekler harcayanların bir karşılık bekleyecekleri hiç de akla aykırı değildir.

Aslında eski Çin ve Türk kaynaklarında liyakat kemalete ermekle eş değerdir. Kişi ne kadar yetkinleşir, kendisini gerçekleştirirse o kadar liyakat sahibi olur. Tükellig-dolunluluk hizmette yararlılık, eski deyişle liyakat, erdemin derecesine göre ölçülür. Hizmet, iş ve güç ile ölçülen erdeme eski Türkler, edgü erdemlig derlerdi. Edgü-erdemlig liyakat ve üstün yetenek sahibi kimse demekti.

Sonuç olarak kültürümüzde var olan ve tarihimizin parlak sayfalarına adını altın harflerle yazdıran dönemler liyakat-ehliyet ve adalet kavramını hayata geçirdiğimiz dönemlerdir. Yani başarının altın anahtarını kullandığımız yıllardır. Gerçek anlamda bir vatanseverin bunun dışında bir yol izlemesi asla kabul edilemez. Milleti ve devleti için hiçbir karşılık beklemeden hayatını feda eden şehitlerimize karşı sorumluluk duyarak karşılık beklemeden vatana millet hizmet etmeyi seçmek zorundadır. Ya da vatanseverim demekten vazgeçmelidir. Çünkü yetkili olduğu yerde liyakati adaleti ve hakkaniyeti ıskalayan kişinin davranışı ne kültürümüze ne de vatanseverlik ilkeleriyle bağdaşmaz !…..

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.