Bu Günü Getiren Bir Dündü…!

A+
A-
Yazar biyografi alanı. Lay on his armour-like back, and if he lifted his head a little he could see his brown belly, slightly domed and divided by arches into stiff sections. The bedding was hardly able to cover it. Lay on his armour-like back, and if he lifted his head a little he could see his brown belly, slightly domed and divided by arches into stiff sections. The bedding was hardly able to cover it and seemed ready to slide off any moment. Yazar biyografi alanı. Could see his brown belly.

Bugünü getiren bir dündü… O da bugün oldu.
Afrika asıllı 17 yaşındaki Nahel M., 4 gün önce Paris’in göbeğinde vurulması Fransa’da intifaya neden oldu. Sivil veya siyasetçilerin de bulunduğu bazı gruplar şehri altüst ederken, olaydan kendilerine pay çıkarmak isteyenler de fırsatı kaçırmadı. Tabii ki şimdi buradan size kısa kısa haberler geçmeyeceğim. Tabii ki barış ve itidal çağrısı da yapmayacağım. Cezayirli ve Afrikalıların eline tarihsel bir güç ve ölçü geçmiştir. Bunun masada çözümlenmesi ve atalarının intikamının bu şekilde alınması gerekmektedir. Sonuçta olaylar birkaç gün bu şekilde devam ederse… Asker sahaya iner. Umulmadık sonuçlar ortaya çıkar. Bu süreçte izlenmesi gereken tutum, masada ilmi siyasette liyakat sahibi kişilerin özellikle göçmen ve mülteci konumundaki tüm ülke vatandaşlarının Fransa vatandaşları ile aynı siyasi ve statüde sayılması ve haklarına sahip olması için hukuki bir sürecin başlatılması için mücadele etmelidirler. Kazanım ancak bu eylemle olur. Yoksa bu süreç ancak öfkenin dinmesine kadar sürecektir. Bir de olayın realist tarafı var. Eğer polis, asker veya kolluk kuvvetleri vur emri alırsa, sivil ve eğitimsiz insanların buna dayanmaları söz konusu dahi olamaz.
Öyleyse araçlar amaç için kullanılmalıdır. Kendileri ve sonrakileri için siyasi bir kazanım elde etmeleridir. Yoksa Fransa gibi sömürü ve zorbalıkta tarihin en karanlık yerinde ödül almış bir ülke…
Birkaç dezinformasyonla haklıyken onları haksız durumuna düşürebilir… Zor değil… Kendini sivil bir Afrikalı olarak gösterip en olmadık yerde ve zamanda bir eylem yaptırır. Ve bunu Fransa meşru müdafa hakkı adı altında kullanarak karşı taraf, yani sivillere dilediklerini yapar ve yaptırır. Sürecin bu şekilde işlemesi bile şu anda Fransa’nın işine geliyor. Onları öcü gibi göstermek ve “bakın Avrupa’da neleri ve kimleri besliyoruz” diyerek kendi milliyetçilerini ve Avrupa ırkçılığını da artırabilir. Karşı grup genel anlamda siyasi bilinçten uzak bir kızgınlığın bedelini kas gücüyle ödetmeye çalışıyor. Ama devlet kas gücüyle değil, ancak siyasi güçle terbiye olur. “Gücün sırrı yalnızca doğru kullanıldığındadır.” Zaferlerde sayının önemi yoktur. Bir tilki, 100 tavuğu her yerde ve zamanda yener ve üstündür.
Tarihte meşhur notlardan birini hatırlatalım: “Ekim devrimi öncesi Romanovların Rus çariçesinin müstakbel eşi Çar 2. Nicola’ya yazdığı mektuplarda da görüyoruz. Çariçe Şubat devrimi öncesi Çar son günlerini yaşarken “Halk karşısında kesinlikle taviz verme, bunların tek anladığı sopadır. Baskıyı eksik etme, eğer bir taviz verirsen işler senin kontrolünden çıkar.” diye Çar Nicola’ya akıl vermekteydi. Şimdi aynısını geçmiş yüzyılda Afrika’ya ve Müslüman Cezayir’e yapmadılar mı? Ve şu an kendi sınırları içinde kendi vatandaşlarına yapmıyorlar mı? Atalarımızın meşhur sözünü hatırlayalım: “Can çıkar, huy çıkmaz.”
Fransa tarih boyunca devrimlerin arenası olmuştur. Liberalistlerin monarşi hatta Kral Maks’ın meşhur sosyalizminin getirdiği ilk söylemlerinin yeridir. Şimdi bir göçmen devrimini bünyesi kaldırır mı, neden olmasın…!
Ülkemizde 40 yıldır PKK illetini besleyenlerden bir değil mi? Afrika’ya, Suriye’ye, Afganistan’a, Irak’a demokrasi götürmek isteyen bunlar değil mi? Şimdi demokrasi ayağına geldi. Bence geri çevirmesin. Döktüğü kanda boğulsun…
Tarih kitaplarında yerini alması dileğiyle, demokratik liberalistlerin mutlu sonu… diye.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.